2023 yılı, Rusya ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 105’inci yıl dönümünü kutlamak için önemli bir tarih. İki ülke, tarihsel olarak karmaşık bir ilişkiye sahip olsalar da, son yıllarda birbirlerine olan bağımlılıkları birçok alanda derinleşti. Özellikle enerji, savunma sanayi, ticaret ve turizm gibi stratejik alanlarda bu ilişkilerin önemi giderek artıyor. Ancak bu durum, her iki ülkenin de kendilerine has çıkarları ve uluslararası güç dengeleri çerçevesinde nasıl bir yol izleyeceğini de sorguluyor. Bu yazıda, Rusya ve Türkiye ilişkilerinin tarihsel arka planı, mevcut durumu ve gelecekteki olası senaryolar ele alınacaktır.
Rusya ve Türkiye'nin diplomatik ilişkileri, 1711 yılında yaptıkları Prut Antlaşması ile başlamıştır. O günden bu yana iki ülke, dostluk ve rekabet arasındaki ince çizgide yürümeye devam etti. Özellikle Sovyetler Birliği döneminde Türkiye’nin NATO'daki konumu, Rusya ile olan ilişkileri etkileyen önemli bir unsur olmuştur. Soğuk Savaş dönemi sonrasında, her iki ülkenin de stratejik çıkarları doğrultusunda ilişkilerde önemli gelişmeler yaşanmıştır. Özellikle 2000’li yıllardaki enerji işbirliği, iki ülkenin karşılıklı bağımlılıklarını artırarak ticarette önemli bir ivme kazanmıştır.
Son yıllarda, Suriye iç savaşındaki farklı pozisyonlar ve Kırım'ın ilhakı gibi konular, iki ülke arasındaki ilişkilerin zaman zaman gerginleşmesine neden olmuştur. Ancak, her iki ülke de ilişkilerini sürdürmenin yollarını bulmayı başarmış ve çeşitli alanlarda işbirliği yapmaya devam etmiştir. Suriye’deki çatışmalar, Türkiye'nin ulusal güvenliği açısından büyük bir tehdit oluştururken, Rusya ise Suriye'deki askeri varlığı sayesinde Orta Doğu'da etkisini artırmıştır. Bu durum, her iki ülkenin de birbirini anlaması ve ihtiyaçlarını gözetmesi gereken bir denge gereksinimini ortaya çıkarmaktadır.
Son yıllarda Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkiler, özellikle enerji sektöründe yoğunlaşmış durumda. Türkiye, Rusya’dan aldığı doğalgaz ile enerji ihtiyacını büyük oranda karşılamaktadır. Türkiye’nin TürkAkım projesi ile Rus gazının doğrudan Avrupa’ya ulaşmasına katkıda bulunması, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri güçlendirmiştir. Öte yandan, Türkiye’nin S-400 hava savunma sistemini Rusya’dan alması, NATO ve Batılı müttefikleri ile olan ilişkilerde büyük tartışmalara yol açmıştı. Ancak tüm bu gelişmelere rağmen, her iki taraf da ilişkileri derinleştirme yönündeki kararlılıklarını sürdürmektedir.
İki ülke arasındaki savunma sanayi işbirliği de son yıllarda önem kazandı. Türkiye’nin yerli savunma sanayisini geliştirme çabaları çerçevesinde Rusya ile yapılan çeşitli anlaşmalar, her iki ülkenin de kendi savunma mühimmatlarını üretme ve geliştirme konusundaki stratejilerine katkıda bulunmaktadır. Bu noktada, her iki ülkenin de güvenlik işbirliğine yönelik adımlar atması, bölgesel istikrar açısından önemlidir.
Bunun yanı sıra, iki ülke arasındaki ticaretin artması hedeflenen düzeyde olsa da, bazı engellerle karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle ambargo ve ekonomik yaptırım politikaları, karmaşık olan bu ilişkileri zaman zaman zor duruma sokmaktadır. Ancak her iki ülke de birbirlerinin ekonomilerine bağımlı hale gelmiştir, bu da ilişkilerin sürdürülmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Sonuç olarak, Rusya ve Türkiye'nin 105 yıllık diplomatik ilişkileri, birçok açıdan karmaşık bir yapıya sahip olsa da, bu ilişkilerin geleceği oldukça umut verici bir görünüm sergiliyor. İşbirlikleri, enerji bağımlılığı, savunma sanayi projeleri ve ticaret alanındaki sayısız fırsat, her iki tarafı da ilişkilerini genişletmeye zorlıyor. Ancak, bu süreç içinde yaşanabilecek potansiyel gerilimler ve zorluklar, gelecekteki ilişkilerin seyrini etkilemeye devam edecektir. Rusya ve Türkiye için yeni bir denge dönemi mi başlıyor? İşte bunu gelecekte göreceğiz.