İngiltere’nin en tehlikeli katili olarak bilinen Yamyam Hannibal, tarihe korkunç bir şahsiyet olarak geçti. Gerçek adıyla Dennis Nilsen, kariyerine dev bir avukat olarak başlamış ve kısa sürede 15 kişinin hayatına son veren bir seri katile dönüşmüştü. Duygularını acımasızca bastırarak işlediği cinayetlerin ardında yatan nedenler merak konusu olurken, Nilsen'in 17 bin günü camdan yapılmış bir hücrede geçirmiş olması, onun dünyada ne kadar özgürlükten yoksun olduğunu kanıtlar nitelikte. Yıllar süren hapis hayatı sonunda geçirdiği hapishane günleri, onun psikolojik durumunu derinlemesine etkiledi.
Yamyam Hannibal, 1945 yılında İskoçya'nın Fraserburgh kentinde dünyaya geldi. Genç yaşta ailesini kaybetmesi, ona içsel bir boşluk ve sosyalleşmeme sebebi oldu. Bu boşluk, yıllar süren depresyonla birleştiğinde, onu karanlık bir yola sürükledi. 1978'de Londra'da genç erkekleri hedef alan bir dizi cinayet işlemesiyle bilinen Nilsen, kurbanlarını kendi evinde öldürüp cesetlerini parçaladı. Yapılan soruşturmalar ve mahkeme süreçleri, aslında Nilsen’in ne kadar zeki ve soğukkanlı bir katil olduğunu ortaya koydu. İşlediği cinayetler esnasında, kurbanlarının bedenlerini yemeyi ve saklamayı da bir yöntem olarak benimsemesi, ona 'Yamyam Hannibal' lakabını kazandırdı.
Nilsen, 1983 yılında yakalanarak ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Bu süre zarfında, birçok mahkumdan farklı olarak, Nilsen’i hapsinde huzursuz eden bir diğer unsur, yalnızlık oldu. Cam hücrede geçirdiği 17 bin gün, adeta zihninde bir savaş açmasına neden oldu. Psikolojik değerlendirmelerde, Nilsen’in bu kadar uzun süre hapsedilmesinin kaygı bozukluğu ve derin depresyon yarattığı tespit edildi. Zamanla, Nilsen’in insanları ve yaşamı algılayış biçimi değişti. Kapı açıldığında ilk kez güneş ışığına çıkma fırsatına sahip olduğunu düşündüğünde bile, kafasında korkular ve kaygılar geziniyordu.
Nilsen’in cinayetlerinin arka planında yatan travmanın yanı sıra, bu suçların cinsiyet ve sosyo-kültürel faktörlerle de bağlantılı olduğu anlaşılmaktadır. Nihayetinde Nilsen, yalnızca bir katil olarak değil, aynı zamanda bir kurban olarak da değerlendirilmeyi hak ediyor. Çünkü kendi içindeki karanlık, toplumun dışına ittiği bir canavarı beslemiştir. Nilsen, ölümünden sonra bile dünya kamuoyunda tartışılmaya devam edecek bir figür olarak hafızalarda kalacak. Bugün bile, onun işlediği suçların etkisi altında kalan insanların hikayeleri, cinayetlerin ardında yatan karmaşık psikolojik yapıyı anlamamız açısından oldukça önemli bir kaynak teşkil ediyor.
Yamyam Hannibal’ın hikayesi, sadece bir cinayet öyküsünden çok daha fazlasını ifade ediyor. İnsan psikolojisindeki derin yaralar, yalnızlığın getirdiği cehennem, suçluluk ve pişmanlık… Tüm bu unsurlar, onun hayatının aslında bir trajedi olduğunun altını çizerken; cinayetlerin ardındaki mekanizma üzerine sorular sormamıza da yol açıyor. Nilsen’in hikayesindeki sırlar açığa çıktıkça, bilinmeyen birçok yüz daha gün yüzüne çıkacak. Onun yaşamı, karanlık taraflarımızı anlamak için bir ayna niteliğinde.