Son zamanlarda sosyal medya platformlarında viral olmak için yapılan çılgınca eylemler, gençler arasında dikkat çekici bir eğlence biçimi haline geldi. Ancak bu eğlencenin bedeli bazen oldukça ağır olabiliyor. Geçtiğimiz günlerde, video çekmek uğruna hayatını tehlikeye atan bir gencin başına gelenler, bu sorunun ne kadar ciddi boyutlara ulaşabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Sosyal medya kullanıcılarının korona döneminden beri daha fazla video içerik üretmeye yönelmeleri, bazı kişilerde risk alma ve tehlikeli davranışlarda bulunma isteğini artırdı. Gençlerin, popüler olma arzusu bazen tehlikeli ve düşüncesizce davranışlarla sonuçlanıyor.
Birçok genç, özellikle bir video çekmek için kendilerini tehlikeye atmayı göze alıyor. Bu durumu etkileyen etmenlerin başında sosyal medyanın halk üzerindeki etkisi geliyor. Gençler, takipçi sayısını artırmak ve beğeni toplamak için çeşitli riskleri göze alarak sıra dışı eylemler gerçekleştirebiliyorlar. Geçtiğimiz hafta içinde bir genç, arkadaşlarıyla birlikte viral olması için “tehlikeli bir pozisyonda” video çekmeye karar verdi. Ancak bu karar, onun için büyük bir felaketle sonuçlandı. Video çekimi sırasında kaydığı zemin nedeniyle düşerek ciddi şekilde yaralandı. Hastaneye kaldırılan genç, bu deneyimin ardından sosyal medyanın zararları üzerine düşündüğünü dile getirdi.
Bu tür olaylar, genç bireylerin sosyal medya üzerindeki etkileşimde kaygı, baskı ve rekabet duygusunun ne denli etkili olduğunu gösteriyor. Özellikle Instagram, TikTok ve YouTube gibi platformlarda, içerik oluşturucuların gösterdiği çılgınlıklar gençleri etkileyebiliyor. “En çılgın video kimden geliyor?” sorusuna cevap arayan gençler, kendi sağlıklarını hiçe sayarak tehlikeli içerikler üretmeye çalışıyor. Birçok ebeveyn, çocuklarının bu tarz içeriklere yönelimleri konusunda endişe duyuyor ve endişelerini dile getiriyor. Ebeveynler, çocuklarını bu davranışlardan uzak tutmak için daha fazla farkındalık yaratmak adına çeşitli önlemler almak zorunda kalıyorlar.
Gençlerin yalnızca genel sosyal medya eğilimleri değil, aynı zamanda arkadaş çevreleri de bu konuda büyük rol oynuyor. Sosyal çevrelerinde popülerlik kazanmak isteyen gençler, grup baskısı altında kalarak daha riskli davranışlarda bulunabiliyorlar. sosyal medya fenomenlerinin paylaştığı riskli içerikler, gençlerin bu davranışları denemesi için adeta teşvik edici bir unsur haline gelmektedir. Bu durum, çoğu zaman tehlikeli sonuçlara neden olabilmektedir.
Sonuç itibarıyla, sosyal medya dünyasında viral olmak uğruna karşılaşılan tehlikeleri göz önünde bulundurmak ve gençleri bilinçlendirmek büyük bir önem taşıyor. Bu tür olaylarla gençlerin hayatlarını tehlikeye atmadan önce düşünmeye teşvik edilmesi gerekmektedir. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar sonrasında yaşanan olumsuz gelişmeler, bireylerin sadece kendileri için değil, aynı zamanda çevreleri için de risk oluşturduğunu açıkça göstermektedir. Gençlerin her anı paylaşmaya çalışırken, güvenliğin asla göz ardı edilmemesi gerektiğini hatırlamak önemlidir. Sosyal medya fenomeni olma arzusu, elbette anlaşılabilir; ancak bu yolun getirdiği risklerin bilincinde olunması, hayat kurtarıcı bir önlem olarak öne çıkmaktadır.
Bundan sonraki süreçte gençlerin sosyal medya kullanımları üzerinde daha fazla düşünmeleri ve hayatlarını tehlikeye atmadan eğlenebilecekleri alternatif yollar bulmaları gerektiği aşikardır. Sosyal medya, eğlence ve iletişim aracı olarak kalmalı; ölümcül riskler almaktan ise uzak durulmalıdır. Her ne kadar amacın sadece eğlenmek ve viral olmak olduğu düşünülse de bu tür davranışların geri dönüşü ağır sonuçlar doğurabilir.